İthalattan Üretime Geçiş Süreci

157b4b0d7d384415bd6cd0b611b9bc15_dsc_0439Pişkin Makina Genel Müdürü Zülfü Pişgin:
“İthalattan Üretime Geçiş Süreci Zorluklarla Doluydu. O Yıllara Çocuk Olarak Tanıklık Ettim Ben de”

1960’lı yıllarda ‘Türkiye Sanayisi’ denilince akıllara İstanbul ve Haliç’in iki yakası, Perşembe Pazarı gelirken günümüzde hemen her ilimizde bulunan devasa organize sanayi bölgelerimizi konuşuyoruz. Bugünlere gelirken karşılaştıkları zorlu dönemeçleri aşan firmalarımızın öyküsünü sizinle paylaşırken, ülke sanayimizin gelişmesini de öyküleştirmiş oluyoruz aslında…

1968 yılında edindiği bir torna tezgâhıyla 14 metrekarelik bir atölyede üretime başlayan Pişkin Torna Atölyesi’nin, kurucusu Süleyman Pişgin ile oğulları Maksut ve Zülfü Pişgin’in 47 yıllık öyküsünü paylaşacağız bu bölümümüzde.

Türkiye Sanayisi’nin gelişim sürecine tanıklık eden Süleyman Pişgin’i ve Pişkin Torna Atölyesi’ni; Pişkin Makine San. Tic. Ltd. Şti. Genel Müdürü oğul Zülfü Pişgin’den dinledik.

“Pişkin Torna Atölyesi, babam; Alem Bertola firmasında çalışan, dükkânın tüm sorumluluğunu alan ama okuma yazması olmayan Süleyman Pişgin, tarafından elektrikli pompaların bağlantı parçalarını üretmek üzere 1968 yılında kuruldu.

O yıllarda İstanbul’da sanayi demek ‘Perşembe Pazarı’ demekti. Haliç’in iki yakası; Atatürk Köprüsü ile Unkapanı Köprüsü arası Türkiye Sanayisi’nin vitriniydi, Haliç’e olan tarafı ise imalathanelerin olduğu bölümdü. Bugün Tuzla’da tersane varsa kalafat yeri Perşembe Pazarı’ndan çıkmadır. Deniz ve makine üretimi Salıpazarı tarafından, sıhhi tesisat malzemeleri yine bizim Perşembe Pazarı’ndan çıkmadır. Bugünün büyükleri hep buralardan çıkmadır.

Kuruluşumuzdan bu yana aradan geçen 47 senede çok firmalar battı, çok firmalar çıktı…
O yıllarda ticarette varlıklı insanlar olarak Ermeniler, Rumlar, Yahudiler bir de Azeriler –biz onlara Acem derdik- vardı. Onun dışında ticarete yatkın insanların arasında Kayserilileri de görmekteydik.

İthalattan üretime geçiş süreci zorluklarla doluydu. O yıllara çocuk olarak tanıklık ettim ben de…

Babam, 1958 yılında Alem Bertola’ya girmiş ancak, 1968 yılına geldiğinde, “Artık benim iki evladım var, kendi yoluma devam etmek istiyorum” düşüncesiyle kendi işini kurmak istediğini patronu Garo Alagöz’e söyledi. Babama bir torna tezgâhı gerekliydi ama bulamıyordu. Patronu Garo Alagöz, İnegöl’deki bir müşterisinde böyle bir makineyi buluyor, aracı oluyor ve babam için alıyor.

“Paran varsa öde, yoksa canın sağ olsun. Bir sene boyunca da geleceksin buradan maaşını alacaksın” diyerek babama veriyor. O zaman ben 13, ağabeyim 18 yaşındaydı. Bu torna tezgâhıyla, bugünkü üretimimizin yüzde 1’i olacak bir ürünle piyasaya girdik. Babam Karaköy Perşembe Pazarı’nda, 14 metrekarelik bir dükkânda üretimine başladığı yıllarda yarı zamanlı okullar vardı. Biz Cumartesi günü saat 13:00’e kadar okula gidiyorduk, saat 13:00’den sonra ben gelip fatura kesiyordum. Her 5 senede bir bizim üretimlerimiz gelişti ve firmamız büyümeye başladı. 1973 yılına geldiğimizde Hasköy’ye taşındık. Yani 14 metrekareden 200 metrekareye… Beş kişiden oluşan çalışan sayımızı 15’e çıkarttık.

1970’li yıllarda enflasyonist ortam vardı. Sattığınız üründen para kazanıyordunuz ama satmadığınız, stoktaki üründen daha çok para kazanıyordunuz. Ürünün modası geçmiyor, raf ömrü yok, kırılma riski yok!

Babam hayatta ve hala bizi arar ve hesap sorar, ürünler hakkında bilgi alır. Allah ona uzun ömürler versin.

1958 ile 1968 yılları arasında 10 yıl çalışmış olduğu Alem Koll. Sti. Goro Alagöz Firması Türkiye’nin en önde gelen su pompaları ithalatçısı ve aynı zamanda da üretici idi. 1980 yılına kadar başlangıçta Tecumseh, Wisconsın, Köhler Brigs Strafon gibi motopomp markalarını Türkiye’nin her noktasına ulaştıran firma aynı zamanda İtalyan Bertolini firması ile oluşturduğu Alem Bertola iş ortaklığı ile ülkenin ilk elektropomp üretimini gerçekleştirdi. Günümüzde pomp su pompaları sektöründe bulunan birçok kuruluşta Alem Bertola şirketinin ışığı ve harcı vardır. Pişkin Makina olarak başlangıçta sektörümüzü belirlememizde maddi ve manevi olarak Alem Koll. Şti. Garo Alagöz “çorbacımızın” vermiş olduğu desteği, bugün dahi minnetle anmaktayız. 2015 yılı başında Fransa Nice’ta vefat eden Türkiye su pompaları sektörünün duayeni ülkemiz için büyük bir kayıptı.

Babamın üretime başladığı yıllarda daha çok ithalat yapılıyordu Türkiye’de ve ben hem ithalatı hem de yeni yeni Türk firmalarının çıkmaya başladığı dönemi anımsıyorum.
Pazarlama diye bir şey yoktu o yıllarda. Anadolu’dan tüccarlar paralarını koyarlar cebine, belli dönemlerde gelirler, Karaköy ve Sirkeci’de alışverişlerini yaparlardı. Bu sistem 1980’li yıllara kadar devam etti.

Bir üretici olarak karşılaşılan en büyük engel ya da sıkıntı, insanların dar bakış açısı ve bizim dünya ufkumuzun çok kapalı olmasıydı. Bugün tüm sektörlere güven duygusu geldi. İnşaat firmaları, otomotiv firmaları vb. her sektör artık kendisine çok güveniyor ve rakipleriyle karşılaşmaktan çekinmiyor. Bu güveni de 1980’den sonra Özal dönemi ile yakaladıklarını biliyorum.

Öte yandan piyasa ihtiyacına göre piyasaya ürün süren yerli üreticilerin sayısı çok değildi. Ancak ihtiyacı hissedilen ürün sayısı da giderek artıyordu. 2. Dünya Savaşı’nı yaşamamamıza rağmen Avrupa ülkelerine göre Türkiye o kadar gerideydi ki, ülkemiz hızla kabuk değiştiriyor, gerek sosyal, gerek yaşamsal konfor ve gerekse göçlerden dolayı büyük bir talep doğmuştu. Yeni yeni sobalı evlerden kaloriferli evlere geçiş başlamıştı. Patent dirsekler vb. gibi pek çok ürün aranır olmuştu. Ürettiğiniz her ürünü çok iyi karlarla satabiliyordunuz. Bu anlamda sektörde bulunmanız yeterliydi. Sektör sizi tıpkı bir dalga gibi önüne katıp ileriye götürüyordu…

Türkiye Sanayisi’ne katkı yapan pek çok firmanın uzun ömürlü olmamasına rağmen Pişkin Makina San. ve Tic. Ltd. Şti. 47 yıldır faaliyetlerini sürekli geliştirip büyüterek sürdürmektedir. Bunun sırrı, hem benim hem de ağabeyimin çok küçük yaşlarda sanayiye girmiş olmamızda yatıyor diye düşünüyorum. Çünkü neredeyse bir ömre paralel iş hayatının içinde bulunmuş oluyorsunuz. İşinizi, sektörü, pazarı sorgulamaya zamanınız oluyor. Çantamızı alıp Anadolu’ya çıkıyorsunuz, pazarlamayı öğreniyorsunuz. Doğru adımları oluşturmakta zorluk çekmiyorsunuz.

Bu noktada gençlere de seslenmek; onların pratikte ve teoride güçlü olmaları gerektiğini söylemek isterim. Pratik piyasada, teori de okullarda geliştiriliyor. Sanayimizin yetişmiş eleman gücüne çok ihtiyacı var. Öte yandan işsizlik de çok fazla! Sanayici hep kendi çabasıyla bir şeyler yapmanın gayretinde. Üniversitelerimiz ne yazık ki sanayi ve üretim alanına uzak duruyor. Oysa üniversitelerimiz sanayinin içine girse, sanayicimizle el ele verse çok kaliteli iş gücü oluşturulur. Gençlerimiz bu açıdan okudukları üniversiteleri bu noktaya çekmek için gayret göstermeliler.”

Tek bir torna tezgâhı ile 15 metrekarelik bir dükkânda üretime başlayan Pişkin Makine bugün; şehir şebeke içme suyu boru ekleme parçaları; yağmur suyu, atık su boru ekleme parçaları ve tarımsal sulama pompa– hortum bağlantı elemanları üretimi ve dağıtımı ile ilgili faaliyetlerine, Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’ndeki yeni merkezinde devam etmektedir.